KadınPod #32 | Serena Williams

KadınPod’un 32. bölümünde, 23 Grand Slam şampiyonluğu ve çift kadınlarda üç, tek kadınlarda bir olimpiyat altın madalyası olan, tüm zamanların en başarılı tenisçilerinden Serena Williams’ın yaşam hikâyesini anlatıyorum.

Bu yazıyı podcast olarak dinlemek için:


SERENA WILLIAMS

“Her kadının başarısı, diğerine ilham kaynağı olmalıdır. Birbirimizi yükseltmeliyiz. Çok cesur olduğunuzdan emin olun. Güçlü olun, son derece nazik olun ve her şeyden önce mütevazı olun.“ Kim demiş bu sözü? 23 Grand Slam şampiyonluğu ve çift kadınlarda üç, tek kadınlarda bir olimpiyat altın madalyası olan, tüm zamanların en başarılı tenisçilerinden Serena Williams.. Bir sözü daha var. Kariyerinin tümünde de, o bakış açısının etkisi açıkça görülüyor. ‘’Kaybetmeyi sevmiyorum, hiçbir konuda. Beni geliştiren zaferler değil, yenilgiler oldu. Kazanmak Tanrı’nın ödülüyse, kaybetmek de öğretme biçimi.’’

Hazırsanız, neredeyse doğduğu günden beri tenis oynayan ve çocukluğundan beri en büyük hayali dünyadaki en başarılı tenis oyuncusu olmak olan Serena Williams’ı daha yakından tanıyalım.

Serena Williams, 26 Eylül 1981 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin Michigan eyaletinde dünyaya geliyor. 3 yaşındayken tenis oynamaya başlayan Williams’ın ilk tenis hocası da babası oluyor. Kız kardeşi Venus Williams ile birlikte kendisini özel olarak eğiten babası Richard Williams’ı tenisi öğrenmesine yardımcı olan akıl hocalarından biri olarak görüyor. 9 yaşlarına geldiğinde, iki kız kardeşin daha sistematik bir eğitim alabilmeleri adına, Williams ailesi Florida’ya taşınıyor. İlk başlarda ulusal turnuvalara katılmaya başlayan kız kardeşler, sonrasında okuldaki eğitimlerine programlı bir şekilde devam edemedikleri gerekçesiyle babalarının isteğiyle turnuvalara katılmayı bırakıyorlar. Babalarının bu kararında, ırkçılığın da etkisi olduğu söyleniyor. Katıldıkları turnuvalar sırasında, bazı ebeveynler Williams kardeşlere yönelik birçok aşağılayıcı söylemlerde bulunuyor. Siyahi olduğu için aşağılamaya çalıştıkları Serena Williams ise, o dönemde kırdığı rekorlarla 10 yaş altı oyuncular arasında bir numarada yer alıyor. 

Williams’a profesyonel turnuvalara katılmak için 16 yaşına kadar beklemesi gerektiği söyleniyor. Ancak 1995 yılında profesyonel maçlara çıkmaya başlıyor. 1997 yılında, tüm kadın tenisçilerin başarılarına göre sıralandığı listede 304. sırada yer alırken, Chicago’da düzenlenen Ameritech Kupası’nda listede 4. ve 7. sırada yer alan tenisçileri yeniyor. Bu galibiyetleri sayesinde, listede oldukça aşağı sıralarda olmasına rağmen açık maçlarda en iyi 10 isimden ikisini yenebilen ilk tenisçi oluyor. Turnuvanın yarı finalinde 5. sırada yer alan tenisçiye yenilerek, 1997 yılını 99. sırada tamamlıyor.

1998 yılına, Medibank International Sydney turnuvası ile başlıyor. Elemeler sırasında 96. sıradayken, çeyrek finallerde listede 3. sırada yer alan tenisçiyi yeniyor. Fakat sonrasında yarı final maçını kazanamıyor. Bir Grand Slam turnuvası için kariyerindeki ilk açılışı ise Avustralya Açık’ta yapıyor. Turnuvada ilk rakibini yense de, ikinci maçında kız kardeşi Venus Williams’a yeniliyor. Aynı yıl içerisinde, 6 farklı çeyrek finale daha çıkmasına rağmen, hepsini kaybediyor. 1998 yılının geri kalanında herhangi bir Grand Slam turnuvasının çeyrek finaline ulaşamıyor. Fransa Açık'ın dördüncü turunda, Amerika Açık'ın ise üçüncü turunda yeniliyor. Wimbledon’da yaşadığı baldır kası gerilmesinden sonra da maçlardan çekilmek zorunda kalıyor. Teklilerde istediği başarıya ulaşamayan 17 yaşındaki Serena Williams, Wimbledon ve Amerika Açık'ta karışık çiftler şampiyonluğunu kazanıyor. Aynı yıl içerisinde, kardeşi Venüs ile birlikte iki çift şampiyonluğu daha kazanıyor ve 1998 yılını dünya sıralamasında 20. sırada tamamlıyor.

Williams’ın yükseliş dönemini anlatmadan önce, bilmeyenler için Grand Slam’i açıklamam gerekiyor. Grand Slam, Uluslararası Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen dört büyük tenis turnuvasından her birine verilen isimdir. Bu turnuvalar; Avustralya Açık, Fransa Açık, Wimbledon Açık ve Amerika Açık’tır. Bu tenis turnuvaları, tenisçiler için dünya sıralama puanları ve kazanılan ödüller nedeniyle oldukça önemli görülür. Avustralya Açık ve Amerika Açık sert zeminde oynanırken, Fransa Açık toprak zeminde, Wimbledon ise çim zeminde oynanmaktadır. Turnuva isimlerindeki "açık" terimi, herkese açık olduğunu ifade eder.

Serena Williams, özellikle hücum vuruşlarındaki sertlikle bilinen bir oyuncu. Etkili servisleri dışında, ağır forehandi ve hem geri çizgi hem de file önündeki kontrollü vuruşları, bitirici voleleri ile rakiplerine üstünlük sağladığı gibi, agresif return vuruşlarıyla da etkili olabiliyor. Pek çok otoriteye göre fiziğe dayalı güç tenisinin tarihteki en önemli uygulayıcısı olarak gösteriliyor. Aynı zamanda, en güçlü yönlerinden birinin de mental gücü olduğu söyleniyor. Kariyeri boyunca geriye düştüğü pek çok önemli maçı çevirebilen Williams, tenis tarihinde üç ayrı Grand Slam turnuvasını şampiyonluk yolunda maç puanı kurtararak kazanan tek oyuncu olarak da tarihe geçiyor.

Williams’ın yükselme dönemi, 1999 yılında başlıyor. İlk Grand Slam şampiyonluğunu 1999 yılında, Amerika Açık’ta elde ediyor. Ardından, 2000 yılında Avustralya'nın Sidney kentinde düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda kardeşi ile birlikte çift kadınlarda altın madalyanın sahibi oluyor. 2002 yılında, Fransa Açık, Amerika Açık ve Wimbledon'da kardeşi Venus Williams'ı finallerde mağlup ederek 3 şampiyonluk kazanıyor. 2003 yılında Avustralya Açık’da da şampiyon olmasıyla birlikte, Grand Slam'ın dördünü birden kazanarak büyük bir başarıya imza atıyor. Aynı yıl Wimbledon'da da şampiyonluk olan Serena Williams, 2005 yılında Avustralya Açık’ta da zaferi elde ediyor. 2006 yılında geçirdiği sakatlığın ardından, 2007 yılında sahalara geri dönüyor ve üçüncü defa Avustralya Açık'ı kazanıyor.

2008 yılında Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda, kardeşi Venus Williams ile birlikte çiftlerde tekrar altın madalyanın sahibi oluyor. Aynı yıl, Amerika Açık’da üçüncü kez şampiyon oluyor. 2009 yılındaki Avustralya Açık’ı şampiyonluğu ile birlikte, Grand Slam şampiyonluğunu sayısını 10’a çıkarıyor. Yine aynı yıl Wimbledon'da kardeşi Venus Williams'ı yenerek şampiyonluğa oluyor. 2010 yılında da, Avustralya Açık ve Wimbledon’daki şampiyonluklarını sürdürüyor.

Dinlerken bile yoruldunuz ama Williams asla yorulmamış. İnanın, say say bitmiyor. 2012 yılında 5. kez Wimbledon'ı kazanıyor. Aynı yıl, İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda tek kadınlarda altın madalyanın sahibi oluyor. Yine 2012 yılında, Amerika Açık’ta şampiyon oluyor ve böylece kazandığı Grand Slam sayısını 15’e yükseltiyor. 2013 yılında ikinci kez Fransa Açık ve beşinci kez Amerika Açık’ın galibi oluyor. 2014 yılında da, Amerika Açık’ı kazanan Williams, böylece kariyerindeki 18. Grand Slam şampiyonluğu elde etmiş oluyor. Ayrıca, tarihte tek kadınlarda en çok Grand Slam kazanan ikinci isim ünvanıyla birlikte, adı Martina Navratilova gibi efsane tenisçilerle beraber anılmaya başlanıyor.

Bir sonraki yıl Avustralya Açık’ı ve Fransa Açık’ı kazanarak Grand Slam şampiyonluğu sayısını 20’ye çıkarıyor. 21 ve 22. Grand Slam’ini de Wimbledon'da kazanıyor. Böylece 22 defa Grand Slam şampiyonu olan efsane tenisçi Steffi Graf’ı tahtından etme fırsatını yakalıyor. 2017 yılında Avustralya Açık'nın finalinde kardeşi Venus Williams'ı mağlup ederek 23'üncü kez Grand Slam şampiyonu oluyor ve Graf'in rekorunu da egale ediyor.

Son Grand Slam’inin çok ayrı bir hikayesi de var aslında. 2016’nın Aralık ayında nişanlanan Serena Williams, şampiyonluktan sonra sosyal medya hesabından 20 haftalık hamile olduğunu duyuran bir paylaşım yapıyor. Turnuvanın paylaşımdan 12 hafta önce gerçekleştiği bilgisiyle birleştirilince, Williams’ın Avustralya Açık'ta şampiyonluğu karnında bebeğiyle kazandığı ortaya çıkıyor.

Tüm zamanların, kadınlar teklide en çok Grand Slam kazanan tenişçileri sıralamasında Margaret Court 24 şampiyonlukla ilk sırada yer alırken, Serena Williams 23 şampiyonlukla ikinci sırada yer alıyor. Williams’ın en büyük hedeflerinden biri de bu listede ilk sıraya yerleşmek aslında. Özellikle, anne olduktan sonra ilk Grand Slam zaferini kazanabilmek onun için büyük önem taşıyor. Hatta, 37 yaş 291 günle açık dönemde finale kalan en yaşlı kadın tenisçi olma ünvanını da elde ediyor.

Mart 2018'de kortlara geri dönüyor. O yıl herhangi bir turnuva kazanmasa da, hem Wimbledon hem de ABD Açık'ta finale kalıyor. 2018’deki ABD Açık finali olaylı bir maç oluyor ve maça Williams'ın maçın sandalye hakemi Carlos Ramos ile girdiği tartışma damgasını vuruyor. Antrenöründen taktik aldığı iddiasıyla hakem Ramos'tan uyarı alan Williams’a, birkaç dakika sonra sayı kaybettiğinde raketini yere vurduğu için ikinci kural ihlalinden dolayı 15 sayı cezası veriliyor. Bunun ardından sandalye hakeminin bulunduğu bölüme yürüyen Williams, ilk kural ihlaliyle ilgili olarak Ramos'a "Ben antrenörümden taktik almadım. Hayatımda hiç hile yapmadım. Bana bir özür borçlusun. Hile yaparak kazanacağıma, kaybetmeyi tercih ederim" diyor. Ardından, oyun arasında kenarda otururken tekrar Ramos'a "Bana özür borçlusun. Özür dilediğini söyle. Benden bir sayı çaldın. Bu yüzden hırsızsın da!” ifadelerini kullanıyor. Bunun üzerine Ramos, Williams'a üçüncü kural ihlalini veriyor. Üçüncü kural ihlali "oyun cezasına" neden olduğu için ikinci sette durum rakibi Naomi Osaka'nın lehine 4-3'ten 5-3'e geliyor. Williams'ı destekleyen seyirciler, Ramos'u müsabaka sonuna kadar yuhalıyorlar. 20 yaşındaki Naomi Osaka, bu maçın ardından ilk Grand Slam şampiyonluğuna ulaşsa da, maçın ardından en çok konuşulan konu Williams-Ramos kavgası oluyor.

Williams, 2019'da hem Wimbledon hem de Amerika Açık finallerinde üst üste yenilgiler alıyor. 2021 yılında, Avustralya Açık tek kadınlar yarı finalinde yine Naomi Osaka'ya yenilerek turnuvaya veda ediyor. Bir türlü, hedefindeki 24. Grand Slam şampiyonluğuna ulaşamıyor. Yenilgi sonrası düzenlenen basın toplantısına oldukça duygusal bir şekilde başlayan Serena Williams, bir süre sonra gözyaşlarına boğularak basın toplantısından ayrılıyor. Aslında yaşı kaç olursa olsun fark etmeyecek şekilde başarıya olan açlığın ve hırsın hikayesi bu. Bir sporcuyu ‘’dünyanın en iyisi’’ yapabilecek olan özellikler de bunlar bence. Önümüzdeki yıllarda neler olacağını, istediği rekora ulaşıp ulaşamayacağını bilmiyoruz.

Son zamanlarda, kaybettiği maçlardan sonra verdiği tepkiler nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalıyor. ‘’Kariyerinin bitişinde bu şekilde mi hatırlanmak istiyor?’’ tarzında birçok yorum yapılıyor. Herkesin kendi bakış açısı tabii. Fakat ben bölümü bitirmeden önce, kendisinin de bakış açısını anlayabilmek adına, 2016 yılında kadınlara yazdığı mektubunun belli kısımlarını okumak istiyorum:

‘’Mükemmellik için çabalayan tüm inanılmaz kadınlara,

Büyürken bir hayalim vardı. Sizlerin de olduğuna eminim. Benim hayalim sıradan bir çocuğunki gibi değildi, hayalim dünyadaki en iyi tenisçi olmaktı. Dünyanın en iyi ‘’kadın’’ tenisçisi değil.

Hayalimi destekleyen ve onun peşinden gitmeye teşvik eden bir aileye sahip olduğum için şanslıydım. Korkmamayı öğrendim. Bir hayal için mücadele etmenin ve büyük hayaller kurmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Mücadelem üç yaşımdayken başladı ve o zamandan beri hiç ara vermedim. Ancak hepimizin bildiği gibi, çoğu zaman kadınlar yeterince desteklenmiyor ya da kendi yollarını seçmeleri konusunda cesaretleri kırılıyor. Umarım, hep birlikte bunu değiştirebiliriz. Benim için bu bir direnç meselesiydi. Başkalarının bende kusur veya dezavantaj olarak gördüğü şeyleri, ırkımı ve cinsiyetimi, başarım için bir yakıt olarak kullandım. Hiçbir şeyin ve kimsenin, beni veya potansiyelimi tanımlamasına izin vermem. Geleceğimi kendim belirledim.

Kadınların, başarıyla giden yolda birçok engeli aşması gerekiyor. Bu engellerden biri de, sanki bir kusurmuş gibi, sürekli erkek olmadığımızı hatırlatmamızdır. İnsanlar bana ‘’dünyanın en iyi kadın sporcularından biri’’ diyorlar. LeBron James için dünyanın en iyi erkek sporcularından biri diyorlar mı? Bunu asla karşılıksız bırakmamalıyız. Her zaman başarılarımıza göre yargılanmalıyız, cinsiyetimize göre değil.

Hayatta ulaştığım her şey için, başarı ile gelen iniş ve çıkışları deneyimlediğim için son derece minnettarım. Umarım benim ve sizlerin hikayeleri, tüm genç kadınlara büyük işler başarmak ve hayallerini dirençle takip etmeleri için ilham verecektir. Büyük hayaller kurmaya devam etmeliyiz, ve bunu yaparken gelecek nesil kadınları da arayışlarında cesur olmaları için güçlendirmeliyiz.

Serena Williams’’

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!


KAYNAKÇA

https://en.wikipedia.org/wiki/Serena_Williams

https://tr.wikipedia.org/wiki/Serena_Williams

https://tr.wikipedia.org/wiki/Grand_Slam_(tenis) 

https://www.britannica.com/biography/Serena-Williams

https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2016/nov/29/dream-big-open-letter-serena-williams-porter-magazine-incredible-women-of-2016-issue-women-athletes

https://www.ntvspor.net/diger-sporlar/serena-williams-hamile-58f877140c0c712830400f33

https://www.milliyet.com.tr/serena-williams-in-cemkirdigi-hakem-carlos-ramos-a-hakki-teslim-edildi-molatik-9335/

https://www.posta.com.tr/serena-williams-kimdir-iste-serena-williamsin-hayati-2180931

https://www.cnnturk.com/video/spor/tenis/serena-williams-raket-kirdi-hakemle-tartisti

https://sportmen.barcin.com/nikein-kadin-sporculari-ve-ilham-verici-sozleri/

YORUM YAPILMAMIŞ

YORUMUNUZU GÖNDERİN